ters yüzü geri dönmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        biriyle er geç bir gün hesaplaşmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) farkına varılmak, idrak edilmek, anlaşılmak, (b) 
 argo kafasına dank etmek. (c)  
chickens  come home to roost 
 k.d. insan (yaptığı fenalığın vb.) cezasını/ecrini çeker/ettiğini bulur. 
 Her selfishness will come home to roost some day: Günün birinde bencilliğinin cezasını çekecek.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) çok etkilemek, (b) farkına varmak. 
 At last it's come home to me how much I love parents.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (eylem) geri tepmek, kendi başına patlamak, ettiğini bulmak. 
 Evil deeds come home to roost: İnsan ettiğini bulur.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bütün gece eğlenip şafak vakti eve dönmek. 
 He came home with the milk.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir kimse) ettiğini bulur, lâyık olduğu cezaya ergeç çarpılır. 
 His chickens finally came home to  roost: Sonunda ettiğini (lâyık olduğu cezayı) buldu. 
 His cruelty will come home to roost some day: Günün birinde ettiği zulümlerin cezasını çekecek.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        suya gidip susuz gelmek, Maraşa pirince giderken evdeki bulgurdan olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (Br) İçişleri Bakanlığı yetkisi alanına girmek
                        
Fiil